Özel Eğitim Öğretmenleri İş İlanlarında Öne Çıkıyor!
Son yapılan bir araştırma, Özel Eğitim Öğretmenlerinin iş bulma konusunda diğer meslek gruplarına göre daha hızlı olduğunu ortaya koydu.
İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından yayımlanan Eğitim İzleme Raporu 2024, öğretmenlik bölümlerinde iş bulma sürelerini analiz etti. Buna göre, özel eğitim öğretmenliği mezunları, ortalama 4,2 ay içinde iş buluyor. İngilizce öğretmenliği (7,7 ay) ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği (8,8 ay) mezunları ise bu sıralamada takip ediyor. Diğer yandan, resim-iş öğretmenliği mezunlarının iş bulma süresi ortalama 18,5 ay iken, tarih öğretmenliği mezunlarının ise 19,1 ay olduğu belirlendi. Ayrıca, özel eğitim öğretmenlerinin kayıtlı istihdam oranı %96,2 ile listenin başında yer aldı.
Doç. Dr. Ayhan Öz, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Eğitim fakültesi mezunlarının iş bulma süreleri, talebi karşılamada bazı zorlukları gösteriyor. Politika yapıcıların, öğretmen yetiştirme süreçleri ve istihdam planlamalarını bu verilere göre gözden geçirmesi gerekiyor.”
Okula Aidiyet Duygusu Zayıflıyor, Sosyal Zorbalık Artıyor
Raporda ayrı bir başlık ise öğrencilerin okula aitlik hissini kaybetmesi oldu. PISA 2022 verilerine göre Türkiye, aidiyet endeksinde 42 ülke arasında 41. sırada yer aldı. Öğrencilerin okula duygusal bağ kurmakta zorlandığı, bu durumun özellikle pandemi dönemi sonrasında daha belirgin hale geldiği vurgulandı. Ayrıca, öğrenciler arasında fiziksel zorbalık azalırken, psikolojik zorbalık türlerinde artış yaşandığı belirtildi. Raporda, bu durumun okul ortamında sosyal güvenlik duygusunun zayıfladığına işaret ettiği ve öğrencilerin duygusal zorluklarla başa çıkma becerilerinin yetersiz olduğu belirtildi. Türkiye, duygusal kontrolde 32 ülke arasında 28. sırada, stresle başa çıkma becerisinde ise 30 ülke arasında 16. sırada yer aldı.
Eğitime Yapılan Yatırımlar Hızla Artıyor: Bütçe Rekor Seviyede
Eğitim İzleme Raporu 2024, eğitimde elde edilen başarıların yanı sıra, kamu tarafından eğitime ayrılan kaynaklardaki artışa da dikkat çekiyor. Rapora göre, 2024 yılında eğitime ayrılan toplam bütçe 1,6 trilyon TL’yi aştı. Bu miktar, bir önceki yıla göre %150’den fazla bir artışı temsil ediyor. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesi 1,09 trilyon TL’ye yükselirken, YÖK ve üniversitelere ayrılan kaynaklar %157, ÖSYM bütçesi ise %203 oranında arttı. Bu artışlarla birlikte, eğitimin merkezi yönetim bütçesindeki pay da yükseldi; MEB bütçesinin GSYH’ye oranı 2023’te %1,64 iken, 2024’te %2,65’e ulaştı. Raporda, bu artışın sadece finansal değil, stratejik açıdan da önemli olduğu vurgulanıyor. Özellikle yükseköğretime yönelik yapılan yatırımların altyapı, akademik personel ve Ar-Ge çalışmalarına odaklanması, eğitim kalitesini doğrudan etkileyen bir dönüşüm olarak değerlendiriliyor. Üniversitelere sadece 2024’te 35,5 milyar TL yatırım yapıldığı belirtildi. EPAM, bu gelişmelerin Türkiye’nin eğitimde “nicelikten niteliğe geçiş”ini gösterdiğini açıklıyor. Eğitim politikalarının, öğrenci performansının yanı sıra eğitim ortamlarının güçlendirilmesi ve öğretim kalitesinin artırılmasına odaklanması gerektiği vurgulanmaktadır.
Yükseköğretimde Öğrenci Sayısında Azalma, Uluslararası Öğrenci Oranı Artıyor
2021-2022 yılında 8,3 milyon olan örgün yükseköğretim öğrenci sayısı, 2023-2024 döneminde 7 milyona kadar düştü. Özellikle lisans ve önlisans programlarında yaşanan bu düşüş, üniversite eğitiminin algılanan değerindeki azalmanın bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Diğer yandan, uluslararası öğrenci oranı %4,75’e yükselerek tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Yerel öğrenci sayısındaki azalma ve yabancı öğrenci sayısındaki artış, yükseköğretimde öne çıkan önemli trendlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)